271ecf4c64b18c1d3e620fee97141c8c.jpg
08b0f0bf78f099c5c577369d0e945f03.jpg
726b84276a98a50c2300168b42fc862f.jpg
3bbcfee95fc6e41c921c6b06a5522f76.jpg
Balkanlar
Error
  • JUser: :_load: Unable to load user with ID: 803
Featured Item Background

Kosova Featured

(0 votes)
on 15/11/2014

Kosova veya Kosova Cumhuriyeti (Arnavutça: Kosova veya Kosovë; Republika e Kosovës; Sırpça: Косово / Kosovo; Република Косово / Republika Kosovo), Balkanlar'da, Sırbistan, Karadağ, Makedonya Cumhuriyeti ve Arnavutluk devletlerine sınırı olan, 1999 ile 2008 yılları arasında Birleşmiş Milletler idaresinde bir bölge olan Kosova 17 Şubat 2008 tarihinde tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etti.

 Kosova'da bağımsızlık ilanının ardından, denetim, Birleşmiş Milletler'den Avrupa Birliği'ne geçti. Kosova ile Sırbistan arasındaki özerk bölge sınırı, devlet sınırı oldu. Kosova'daki Avrupa Birliği temsilciliği, bundan sonra Uluslararası Sivil Temsilcilik adı altında hizmet vereceğini açıkladı. Böylece Birleşmiş Milletler'in de 1999 yılından bu yana Kosova'da üstlendiği yönetim sona ermiş oldu. Kosova'da Avrupa Birliği ülkelerinden 1900 polis ve yargı mensubu görev yapacak. Kosova bu şekilde Avrupa'nın 50. ülkesi olmuştur.

Kosova'nın tanınması

Ana madde: Kosova'nın bağımsızlık bildirisine uluslararası tepkiler

Kosova'yı ilk tanıyan ülke Kosta Rika, ikinci ülke Amerika Birleşik Devletleri olmuştur. Türkiye, Arnavutluk, Birleşik Krallık ve Afganistan da Kosova'yı tanıyan ilk ülkelerdendir.

Bu bağımsızlığı tanımayacağını ilan eden Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyeti, Sırbistan ve Rusya´ya göre burası hâlen Sırbistan’a bağlı özerk bir bölgedir.

Bağımsızlık ilanı sonrasında Kosova'yı tanıyan ülkeler arasına Japonya, Macaristan ve Hırvatistan da katılmıştır. En son Solomon adaları 13 Ağustos 2014 tarihinde Kosova'nın 17 Şubat 2008’de tek taraflı olarak ilan ettiği bağımsızlığını resmen tanıyan 110. ülke olmuştur. 12 Şubat 2014 itibariyle, Kosova Cumhuriyeti, 107 ülke tarafından tanınan bir cumhuriyettir. Bu tanıma süreci sürekli gelişerek devam edecek bir seyir izlemektedir.

10 Eylül 2012 gününe dek gözetimli bağımsızlık altında bulunan Kosova bu tarihten itibaren ise tam bağımsız olarak yoluna devam etmektedir.

Kosova 10.887 km2lik alana, 2 milyon civarında bir nüfusa sahiptir. Kuzeybatısında Karadağ, kuzey ve doğusunda Sırbistan, güneyinde Makedonya ve güneybatısında Arnavutluk bulunmaktadır. En büyük yerleşim merkezi başkent Priştine'dir. Koordinatları 42,6394 (42°38'21.840"K) kuzey enlemi ve 21,0961 (21°5'45.960"D) doğu boylamıdır.

Kosova'nın iklimi karasal iklimdir. Kışları soğuk ve kar yağışlıdır; yazları ise sıcak ve kurak geçer.

Kosova topraklarının büyük bir kısmı dağlık arazidir. Makedonya sınırı boyunca Şar Dağları uzanmaktadır. Burada kış turizmi faaliyetleri yapılmaktadır. Brezoviça en önemli kış turizmi yerleşkelerinden birisidir. Kosova dağları çok yüksek ve dik yamaçlara sahiptir. 2656 m ile Ceraviça zirvesi ülkenin en yüksek doruğudur. Dreniça, Karaleva gibi kasabalar, bu bölgenin yüksek yamaçlarında kurulmuş yerleşim birimleridir.

Kosova Cumhuriyeti’nin güneybatısında Arnavutluk Alpleri uzanmaktadır. Kuzeyinde ise Kopaonik Dağları bulunmaktadır.

Roma İmparatorluğu’nun zamanında Kosova bölgesi adlandırmalarından biri "Dardania" idi. “Dardania” adlı bu küçük yönetim bölgesinin, bugünkü Kosova topraklarıyla kesiştiği mevkileri vardır. Dardania, "Moesia Superior" adlı eyaletin içindeki küçük bir bölgenin adı idi. Günümüzde Kosova'da Dardanlara ait olduğu düşünülen bazı kalıntılara rastlanmıştır. Kosova'da yaşayan Arnavutların çoğu, kendilerinin Dardanlar ve İlirlerin vârisleri olduklarına inanır. Bu teorinin kanıtı olarak da; insan yapısı, aynı kültür ve dilin konuşulması fikirleri belirtilir. Dardanlar yapı olarak güçlü ve sert insanlar olarak izah ediliyor.

Roma İmparatorluğu devrinde ve bu imparatorluğunun ikiye ayrılması sonrasında Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde kalan (3. ve 4. yüzyıl) Kosova muhitinde Hun, Avar, Bulgar, Peçenek, Uz gibi kavimlerin geçici ve kalıcı yerleşmeleri de söz konusu olmuştur. Slavların bölgeye gelişleri ise, 7. yüzyıldan sonra olmuştur. M. S. 5. yüzyılda Hunların bilhassa Attila önderliğinde birleşerek oluşturdukları devlet döneminde Balkanlar (Kosova’yı da içine alacak şekilde), Hunların geçici ve kalıcı iskânlarına sahne olmuştur.

6. yüzyılda Tuna'nın kuzeyine yerleşen Avarlar, buraya doğru ilerlemişlerdir. Bu devrin dil ve kültür kalıntılarına dair arkeolojik buluntular, Balkanlar’ın çeşitli bölgelerinde vardır. Doğu Roma İmparatorluğu zamanında Doğu Roma (Bizans) ordusunda ve Doğu Roma topraklarının uçlarına (ki Kosova bölgesi uçlara yakındır) Türk boyları özellikle yerleştirilmiştir. Bundaki amaç, sınır güvenliği, ordu ihtiyacı ve bu boyların merkezden uzak tutulmasıydı. Bugün Kosova’nın Gora bölgesinin dağlık arazisinde rastlanan kayalara kazınmış hâldeki damga şekillerinin, Osmanlı öncesi Türk izlerinden biridir. Bu şekillere dair yapılan dilsel incelemeler, bunların Göktürk Alfabesinin şekilleriyle olan yakınlığına işaret etmektedir. Kosova, Bizans'ın zayıfladığı dönemlerde Bulgarların ve Sırpların egemenliğine girmiştir.

Kosova, Bizans'ın zayıfladığı dönemlerde Bulgarların ve Sırpların egemenliğine girmiştir.

Arnavut Birliği

1444'te Arnavut ve Karadağ prenslikleri Balkanlar'daki Osmanlı yayılmasına karşı bir askeri savunma birliği oluşturdular. Birliğin kurucusu Arnavut Akçahisar (Kruya) Prensi Gjergj Kastrioti (İskender Bey) oldu. Katolik beyi Gjergj Kastrioti, bir zamanlar Osmanlı devşirmesi olduğu ve Osmanlı ordu bürokrasisinde yer aldığı için İskender Bey adıyla anılmaktadır. Katolik Kastrioti şahsiyeti adı ve kimliği altında günümüzde modern Arnavut kimliği ve milliyetçiliği oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu kimlik de Osmanlı devrinden yakın devirlere kadar gelen Arnavut kimliğiyle örtüşmemektedir. Birlik Venedik Cumhuriyeti tarafından da desteklendi.

Mart 1444'te İskender Bey o zaman Venedik hâkimiyetindeki liman şehri Leç (Alessio)'da bölgenin en önemli prenslikleri olan Thopia, Muzaka, Ballsha ve Crnojevic aileleriyle bu birliği kurdu. Daha ufak diğer kuzey Arnavut aşiretleri de bu birliğe katıldılar. Osmanlılara karşı mücadele için kendi aralarındaki anlaşmazlıkları bir tarafa bıraktılar. İskender Bey birliğin komutanlığına seçildi. Alınan siyasî kararlarda bütün birlik üyelerinin kabul etmesi şartı vardı.

1444'te İskender Bey, Osmanlı ordusunu Torviol Ovası'nda yenmeyi başardı. 1450'de Akçahisar’ı kuşatan Osmanlı birlikleri kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldılar. 1451'de İskender Bey Napoli Krallığı ile bir ittifak kurdu. 1452'de Osmanlı ordusu Mokrica ve Meçadi'de yenildi. 1453'te İstanbul'un fethi üzerine Arnavutlar, Napoli, Venedik, Papalık ve Macaristan Krallarından maddî yardım almaya başladılar. 1462'ye kadar Arnavutlar her yıl Osmanlı ordusunu püskürtüyor, ama ertesi yıl Osmanlılar tekrar aynı güçle geliyorlardı. 1460 ve 1463'te yapılan ateşkesler dışında Arnavut-Osmanlı savaşı hiç durmadan sürdü. 1462'de İskender Bey önemli bir şehir olan Ohri'yi almayı başardı.

1466'da Akçahisar’ın ikinci kuşatması da Arnavut Birliği'nce engellendi. Fakat aynı yıl Osmanlılar Shkumbin Vadisi'nde Elbasan Kalesi'ni kurmayı başardılar. 1467'de Akçahisar’ın üçüncü kuşatması da birlikçe engellendi.

1468'de İskender Bey'in ölümüyle Leç Ligi zayıflamaya başladı. Venedik'in yardımıyla Kuzey Arnavutlar Osmanlılarla mücadele etmeyi sürdürdüler, ancak Venedik yönetimindeki İşkodra 1479'da Osmanlılarca fetholununca, Arnavut direnişi sona ermese de zayıfladı. Bundan sonra bölgenin tamamı Osmanlı hâkimiyetine girdi.

Osmanlı dönemi

1389-1913 yılları arasında Kosova, Osmanlı-Türk hâkimiyetinde kaldı. Kosova'nın çok önemli batı-doğu ticaret yolları üzerinde bulunması nedeniyle, Osmanlı yönetimi Venedik'in de kontroluna yakın olan bölgenin geri kalan kısımlarının aksine yoğun bir devşirme-İslamlaştırma politikasını Kosova'da uyguladı.

Kosova bölgesinde Osmanlı devlet yönetimiyle beraber, Roma devrinden beri sürekli olarak sağlanamayan düzenlilik sağlanmıştır. Bölge, Osmanlı öncesinde buralarda yaşayan Müslüman olmayan Türklerle, Osmanlı Devleti ile beraber artan Müslüman Oğuz Türkleriyle Türklük açısından iyice yoğun nüfuslu bir hâle geldi. 1912 yılı civarlarıyla beraber Osmanlı hükümranlığının kalktığı zamana kadar Kosova’da Türkçe, genel kültürel dil kimliğindeydi. Zaten bölgedeki Türk nüfusu da bunu sağlayan önemli sebeplerin başında geliyordu. Bölgenin Türk olmayan halkları, Türkçe ile hem dinî yönden hem kültürel yönden iyice geliştiler. Bunun neticesinde de Kosova ve çevresi, Osmanlı Devleti’nin önemli bölgelerindendi. Osmanlı idaresi, bölgede yaşayan Arnavutlara, Sırplara da herhangi bir zorlama uygulamadı. Özellikle Arnavutlar, kültürel yönden sıkıntılar yaşamadılar ve bugünlerine geldiler. Arnavutlar, Balkan Savaşlarına kadar Osmanlı Devleti’ne bağlı, kendilerini Türklerden pek ayırmayan bir halk kimliğindeyken, özellikle 1800’lerin ikinci yarısında artan bir eğilimle Osmanlı algısından kısmî kopma istek ve tepkilerini geliştirmeye başladılar. Bunda, Hıristiyan Batı dünyasının ayrılıkçı kışkırtmaları ön planda olmuştur. Bu kopma eğilimi Arnavutluk devletinin kurulmasıyla son hâle geldi. Bugün Kosova’da Arnavutlarla Türklerin ortak yaşayışlarındaki sıcak ilişkiler ve samimiyet de gizli veya açık düşmanlıklar da o dönemlerin ürünleridir.

1878 Rus - Osmanlı Savaşı sonrası Sırplar Kosova'da hak iddia etmeye başladılar. Bu devir, Sırpların bağımsız Sırbistan çabalarının meyve verdiği bir devirdir.

I. Kosova Savaşı

Kosova, I. Murat zamanında 1389 I. Kosova Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti topraklarına tam olarak katıldı. 5 asırdan fazla Osmanlı idaresinde kalan bölge, 1912'de I. Balkan Savaşı sırasında Sırbistan'ın eline geçti.

Sırpların genel algısının Kosova’yı kendi ırklarının önemli yerlerinden biri saymasının sebebinde, I. Kosova Savaşının etkisi çok büyüktür. 1371’de Çirmen’de elde edilen zafer, Balkanlar’ın içlerine doğru ilerleyişin kapılarını açmış olmasına rağmen, Balkanlar’da Osmanlı hâkimiyetini belirleyecek olan hadise, Birinci Kosova Savaşı olmuştur. 28 Haziran 1389’da cereyan eden Birinci Kosova Savaşı’nda Osmanlı’nın karşısında yenik düşen Hıristiyan ittifakının liderliğini, Osmanlı güçleri tarafından öldürülen Sırp Prens Lazar Hrebelyanoviç yapmıştı. Birinci Kosova Savaşı’nı kazanmış gibi davranan Sırplar, 28 Haziran tarihini en kutsal günleri arasında saymakta ve “Vidovdan” adı altında kutlamaktadırlar.

Kosova Savaşı ve etkisi

Birinci Kosova Savaşı’nın Sırp toplumunun psikolojisine yarattığı etki ise yıllarca değil, geliştirilen mitoloji ve efsaneler sayesinde yüzyıllarca sürmektedir. Her şeyden önce Prens Lazar, Sırp Ortodoks Kilisesi tarafından tanrısallaştırılmıştır. Mevcut mitolojiye göre, Birinci Kosova Savaşı’nın arifesinde bir melek Lazar’a seslenerek, “fani çarlık” ile “ilahi çarlık” arasında bir seçim yapmasını istemiştir. Sırplara göre Lazar ilahi çarlığı seçmiştir. Dahası, Lazar ile İsa arasında benzerliklerin kurulduğu da görülmektedir. Genel olarak 1. Kosova Savaşı ve bu savaşta yer alan karakterler hakkındaki Sırp yorumları, Hıristiyan mitolojisindeki olaylar ve karakterlerle karışmıştır. İşte bu sebepten dolayı, Sırplar kendine “ilahi millet” sıfatını yakıştırmaktadır. Diğer taraftan, Türklere karşı yürütülen Kosova Savaşı hakkında yazılan destansı halk şiirleri, en iyi bilinen ve en güzel kabul edilen şiirlerdir. Bütün bunlar ise, Sırpların Kosova’ya “Sırbistan’ın Kudüs’ü”, “Sırp dini değerlerinin ve Sırp medeniyetinin beşiği” gözüyle bakmasına yol açmıştır.

Sırp milletinin şuurunda Birinci Kosova Savaşı, tarihlerinin en önemli olayı olarak yaşamaktadır. Sırplar bu savaş hakkında, okula başlamadan önce, dedelerinden öğrenmektedirler. Sırp devleti daha önce parçalanmış olmasına rağmen, Sırp ve Karadağlılar, söz konusu savaşı, Orta Çağ Sırp Devletinin ölümüne ve “Sırpların Türklerce köleleştirilmesine” yol açan savaş olarak hatırlamaktadırlar.

Tam tarihi bile tartışmalı olan Birinci Kosova Savaşı hakkında kesin olarak bilinenler, çatışmaların şiddetli geçtiği, iki tarafın da ağır kayıplar verdiği, Sultan I. Murad ile Prens Lazar’ın öldüğüdür. Murad ile Lazar’ın tam olarak nasıl ve ne zaman öldükleri hakkında da kesin bilgi yoktur. 18. yüzyıldan itibaren soy ismi “Obiliç” olarak anılmaya başlayan Miloş Kobiloviç (Kobiliç) tarafınca şehit edildiği düşünülen Sultan I. Murad’ın yerine oğlu Bayezid, Lazar’ın yerine ise küçük oğlu Stefan Lazareviç geçmiştir.

Annesi Kraliçe Milica’nın nasihatine uyan Lazarević, sonradan Osmanlı’ya bağlanmayı kabul etmiştir. Sırplar Osmanlı’dan tam bağımsızlığı ancak 1878 yılında elde edebilmişlerdir.

Osmanlı döneminin sonu

30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması ile Kosova Vilayeti, Sırbistan Krallığı’na bırakıldı. Kısa bir zaman sonra bölge, yeni kurulan Yugoslavya Krallığı’nın (ilk adıyla Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı) sınırları içinde yer aldı.

Yugoslavya dönemi

Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı’nın kısa hükümranlığından sonra II. Dünya Savaşı sırasında İtalya'nın Almanya'ya teslim olması üzerine Tito tarafından kurulan meclisçe Yugoslavya 1945 yılında ilan edildi ve monarşi yıkıldı. Bu olaydan sonra Kosova; Yugoslavya'ya bağlı bir eyalet statüsüne geçti.

SSCB'nin çöküşü ile dağılmaya başlayan ülkeler arasına Yugoslavya da katıldı. Yugoslavya 1992 yılında özerk bölgelerinin bağımsızlığını ilan etmesi ile dağılmaya başladı. Hırvatistan, Bosna-Hersek, Slovenya, Makedonya bağımsızlığını ilan etti. Bosna-Hersek’in Yugoslavya’dan bağımsızlığını kazanması sırasında yaşanan eşitliksiz savaş ve Sırp katliamları, Yugoslavya’nın parçalanması sürecindeki en büyük olaylardan biriydi. Kosova bu süreçte, Sırp baskısı ve askeri müdahaleleri sonucunda bağımsızlığına kavuşamadı. 1995 yılında Sırp ordusu Kosova'ya girdi ve birçok sivilin öldürülmesine sebep oldu. 1999 yılındaki NATO Müdahalesi ile Kosova, Sırbistan idaresinden koparıldı.

Karadağ’ın da bağımsız olmasıyla Yugoslavya yapısı sadece bir anı hâline dönüşmüş ve 2003 yılında resmî varlığını kaybeden Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, gayri resmî varlığını da kaybetmiştir.

Last modified on Saturday, 15 November 2014 09:57